PROGRAMIN AMACI : Sosyal Bilgiler Öğretmenliğinin Amacı, ilköğretim okullarının 2. kademesindeki Sosyal Bilgiler dersi, Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi dersi ve T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük derslerini yürütebilecek öğretmen yetiştirmek.
PROGRAMDA OKUTULAN BELLİ BAŞLI DERSLER : Alan dersleri olarak; Sosyal Bilimlere Giriş, İlkçağ, Ortaçağ, İslam Öncesi Türk Tarihi, Osmanlı, Cumhuriyet, Siyasal Düşünce ve Çağdaş Dünya Tarihi, Genel ve Fiziki, Genel Beşeri ve Ekonomik, Türkiye Fiziki, Türkiye Beşeri ve Ekonomik, Ülkeler Coğrafyası, Siyasi Coğrafya, Felsefeye Giriş, Psikolojiye Giriş, Sosyolojiye Giriş, Yazılı Anlatım, Sözlü Anlatım, Sözlü ve Yazılı Edebiyat İncelemeleri, Ekonomiye Giriş, Arkeoloji ve Sanat Tarihi, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri, Vatandaşlık Bilgisi, Vatandaşlık Eğitimi Semineri, Çevre Sorunları, İnsan İlişkileri ve İletişim. Yan Alan dersleri olarak; Eski Türk ve Türk Halk Edebiyatı,Edebiyat Bilgi ve Teorileri, Ses ve Şekil Bilgisi, Yeni Türk Edebiyatı, Cümle ve Metim Bilgisi, Konuşma ve Yazma Eğitimi, Çocuk Edebiyatı, Türkçe Öğretimi. Öğretmenlik Meslek Bilgisi Dersleri olarak ; Öğretmenlik Mesleğine Giriş, Gelişim ve Öğrenme, Öğretimde Planlama ve Değerlendirme, Öğretim Teknikleri ve Materyal Geliştirme, Özel Öğretim Yöntemleri Rehberlik dersleri okutulmaktadır.
GEREKEN NİTELİKLER : Sosyal Bilgiler Öğretmenliğini tercih edenlerin, Eğitim Fakültelerinin bütün bölümlerinde olduğu gibi ilk önce, öğretmenlik mesleğini ve çocukları sevmeleri, sabırlı ve hoşgörülü olmaları, insanlarla iletişim kurmada başarılı olmaları, öğretmekten zevk almaları ve Sosyal Bilgilerin konularına ilgi duymaları gerekir.
MEZUNLARIN KAZANDIKLARI UNVAN VE YAPTIKLARI İŞLER : Sosyal Bilgiler Öğretmenliğinden mezun olanlara Sosyal Bilgiler Öğretmeni unvanı verilir.
ÇALIŞMA ALANLARI : İlköğretim Okullarının 2. kademesinde Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak görev yapabilirler.
FEN VE TEKNOLOJİNİN AMACI Fizik, Kimya ve Biyoloji dersleri öğrenciler tarafından zor olarak tanımlanmaktadır.
Bu derslerin yaşamın kendisi olduğunu, insan merakının doğayı daha iyi anlamaya neden olurken bu derslerin oluştuğunu, her türlü merakın beyin hücreleri arasında yeni bağlantılar oluşturarak öğrencileri zeki yaptığını kavramaları çok önemlidir.
Bunun adını BİLİMSEL DÜŞÜNCE olarak adlandırabiliriz. Bilimsel düşünce; her olayla ilgili laboratuarlara girip sonuçta patlamalar meydana getiren deneyler yapmak değildir. Resim dersinde zayıf not alan bir öğrencinin izleyeceği iki yol vardır.1.si ‘’Ben bu işi beceremiyorum.’’ 2.si ’’Nasıl zayıf alıyorum?’’ 1.si kolay olan yoldur. 2.si ise bilimsel düşünceye atılan ilk adımdır. Nasıl sorusu ile merak başlamış, durumun düzeltilmesi için araştırmaya giriş yapılmıştır. Resim öğretmenine sorulacak olan ’’Ben iyi resim yapmak için, ne yapmalıyım?’’ sorusu ile öğrenme başlamış olur. Her öğrenilen bilgi ile yapılan resim, adım adım iyileşecektir. Bunu yaşamınızdaki tüm olaylara uyarlayabilirsiniz. Bilimsel olmayan kolay olandır, kolay tuzağına düşmediğiniz sürece, bilimsel düşünce tüm yaşamınız boyunca size yol gösterecektir.
Bu sitede bilimsel düşünce ışığında fizik-kimya-biyoloji derslerinin ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz
MATEMATİĞİN AMACI
MATEMATİK NEDİR?
Hızla gelişen ve değişen dünyamızda, genellikle öğrencilere sıkıcı, sevilmeyen ve soyut, (öğrenci diliyle zor, kabus,...) bir disiplin olarak görülen Matematiğin yeri ve önemi giderek artmaktadır.
Matematik Terimleri Sözlüğü'nde Matematik; "biçim, sayı ve çoklukların yapılarını, özelliklerini ve aralarındaki ilişkilerini us bilim yoluyla inceleyen ve sayı bilgisi, cebir, uzay bilim gibi dallara ayrılan bilim" olarak tanımlanmaktadır. Ancak "Matematik nedir?" sorusunu tek bir tanımla tam olarak yanıtlamak oldukça güçtür.
Matematiğin ne olduğunu, onun özelliklerini ve öğelerini belirterek daha iyi açıklamak mümkündür.
Matematiğin öğeleri ise, mantık, sezgi, çözümleme, yapı kurma, genellik, bireysellik ve estetikten oluşur.
Bu özellik ve öğelere dayalı olarak şunu belirtebiliriz. Matematik, yeni bilgilerin elde edilmesi, elde edilen bilgilerin açıklanması, denetlenmesi ve sonraki kuşaklara aktarılmasında yer ve zamana bağlı olmayan güvenilir bir araçtır.
Bir Düşünce biçimi ve evrensel bir dil olan matematik günümüzün gelişen dünyasında birey, toplum, bilim ve teknoloji için vazgeçilmez bir alandır. Günlük yaşamda, iş ve meslekte gerekli olan çözümleyebilme, usavurabilme,iletişim kurabilme, genelleştirme yapabilme, yaratıcı ve bağımsız düşünebilme gibi üst düzey davranışları geliştiren bir alan olarak matematiğin öğrenilmesi kaçınılmazdır.Günümüz toplumunun, sorunların üstesinden gelebilecek, problem çözebilecek bireylere gereksinmesi vardır. Matematik öğretiminin her aşamasında matematik öğretiminin amaçları ve öğretimde kullanılacak genel ilkeler göz önünde bulundurulmalıdır. matematik her biri üzerine kurularak gelişen bir alan olduğundan, ön öğrenmelerin önemi büyüktür. Bu durum her zaman hatırlanmalı ve her aşamada ölçme ve değerlendirme yapılmalıdır. Ayrıca, matematik öğretiminde duyuşsal özellikler dikkate alınmalı ve öğrencilerin matematiğe ve matematik dersine karşı olumlu tutumlar geliştirmelerine yardımcı olunmalıdır. Planlı öğretimin tüm ilkelerine matematik öğretiminde de uyulmalıdır.
Matematiğin Özellikleri
Matematik bir disiplindir.
Matematik bir bilgi alanıdır.
Matematik, bir iletişim aracıdır.Çünkü kendine özgü bir dili vardır.
Matematik, ardışık ve yığmalıdır, birbiri üzerine kurulur.
Matematik, varlıkların kendileriyle değil, aralarındaki ilişkilerle ilgilenir.
Matematik, bir çok bilim dalının kullandığı bir araçtır.
Matematik, insan yapısı ve insan beyninin yarattığı bir soyutlamadır.
Matematik, bir düşünce biçimidir.
Matematik, mantıksal bir sistemdir.
Matematik, matematikçilerin oynadığı bir oyundur.
Matematik, bir cevizdir. Nasıl cevizi yemek için kırmak gerekiyorsa, matematiği anlamak için de içine girmek gerekir.
Matematik, bir anahtardır.
Matematik, bir değerdir.
Matematik; dil, ırk, din ve ülke tanımadan uygarlıklara zenginleşerek geçen sağlam, kullanışlı evrensel bir dil, bir ekindir. Birey için, toplum için, bilim için, teknoloji için vazgeçilmez değerdedir. Yayılma alanına ve derinliğine sınır konamayan bir bilimdir, bir sanattır.
Matematik, insan aklının yarattığı en büyük ortak değerdir.Evrenselliği onun gücüdür. Çağları aşarak bize ulaşmıştır. Çağları aşarak, yeni kuşaklara ulaşacaktır. Büyüyerek, gelişerek, insanlığa hizmet edecek; her zaman taptaze ve doğru kalacaktır.
Matematik, insanın düşünce sistemini düzenler.
Matematik, insanın doğru düşünmesini, analiz ve sentez yapabilmesini sağlar.
Matematik, doğruyu, gerçeği görmek, iyi düşünmek, sonuca giderek kazanmak, yani rahat bir hayat geçirmek demektir ve hayatımızda devamlı olarak mevcuttur.
Kısaca Matematik bir Yaşam biçimidir.
Matematiğin kendi değeri yanında, fizik, kimya ve dolayısıyla mühendislik ve askerlik gibi pratik alanlara ve bilhassa son zamanlarda biyoloji, ekonomi ve hatta sosyal bilimlere yardımı hızla arttığından, bu bilim her millet için hayati bir önem kazanmıştır.
TÜRKÇE'NİN AMACI
ÖZ TÜRKÇE NEDİR?(*)
Öz Türkçe, Türkçe düşüncedir. Nice yüzyıllar, gökle yer arasında çağlarının en ileri el ulaklarını kullanarak doğudan batıya, batıdan doğuya koşup akan Türk Ulusu'nun kafası durgun olabilir miydi? Kafa dur mayıp işleyince onun verimi de düşünceden başka ne olabilirdi?
Bence Atatürk dil değişiminin anlattığı en büyük gerçeklik işte budur: Kafayı işletmek, düşünmek.
Atam oğlu düşündü mü kımıldamaksızın duramaz. Her düşünce, bir kımıldamadır. Öz Türkçe, Türk beynindeki kımıldamanın sesidir. Dil değişimi; deniz, toprak, dağ, ağaç gibi insan yapısı olmayan varlıklardan en yeni kurumlara, en ileri yapılara kadar bütün varlığa Türk Ulusu'nun gözünü, gönlünü açmaktır.
Öz Türkçeyi varsın üç beş eskici anlamasın, anlamak istemesin. Biz milyonluk ulusla konuşmak, onunla anlaşmak istiyoruz. Ona "Uyan, iyi yaşa. Eski Türk ataların gibi güçlü, kuvvetli ol. Alacağını kimde olursa al. Vereceğini bil. Kimseden korkma. Kendini tanı. Büyüğünü küçüğünü tanı. Sana eyilik edenleri başında tut. Kötülük edenleri yere vur!..." diye haykıracağız. Bunları ona, hangi dille söylebilirdik;
(ZatiÂliniz)mi, yoksa (Bendeniz)mi diyerek?
Öz Türkçe, ulusun birbiriyle anlaşmasının sesidir. Kara budunun bize söyleyeceği, bizim ona söyleyeceklerimiz var. Ulus işlerini yüklenmiş olanlar ulusa anlaşılır bir dille düşünüp söylemezlerse ulusçuluk, bir kuru sözden özge ne olabilir?
Varsın Arabcalı, Farsçalı sözlerden ayrılmak istemeyen üç beş tiryaki Osmanlıca ile (haşr) olsun. Biz Sadabad bahçelerinden arta kalmış bülbüllerin sesini değil. yaşamak isteyen bir yığının dilek haykırışını duymak, can kulağımızı onun bağrı üstüne koymak istiyoruz. Ancak ondan aldığımız duygulardan ulusal bir deyiş çıkacak. Biz onu yazmak, onu söylemek kaygusundayız.
Dil değişimine inananlar, ona yürekten katılanlar; evimizde oturup düzgün kafiyeli, Nedim ağzından gazeller yazarak kendimizi ve iki üç (tiryaki)yi eğlendirmek hevesinde değiliz. Bizim bütün düşüncemiz, derisi katılaşmış eline sapanını tutan, çatlak topuklu, çorapsız ayağıyla Türk topraklarının göbeğine basan yurttaşlarımızın dediğini anlamak, istediğini yapmak, yapmasını istediğimizi ona kolayca anlatmaktır.
İşte öz Türkçe, bu kaygıları, bu dilekleri, bu ülküleri anlatan; bu kaygılarda, bu dileklerde, bu ülkede ulusun anlaşmasına yarayan bir dildir.